
Sınır Koymak Bencillik Midir?
Toplum olarak fedakarlığı, başkalarını düşünmeyi ve "biz" olmayı yücelten bir kültürde yaşıyoruz. Bu harika bir özellik olsa da, madalyonun bir de diğer yüzü var: Kendi ihtiyaçlarımızı, duygularımızı ve enerjimizi sürekli ikinci plana atma eğilimi. Ne zaman ki kendimize bir an ayırmak, bir isteği geri çevirmek ya da farklı bir fikir beyan etmek istesek, içimizde bir ses belirir: "Acaba bencil mi davranıyorum?" Bu sorunun beraberinde de derin bir suçluluk duygusu içimizi kaplamaya başlar.
Bu soru ve beraberinde gelen suçluluk duygusu pek çoğumuzun zihnini meşgul eder ve genellikle suçluluk duygusuyla birlikte gelir. Peki, gerçekten de kendi ruhsal ve fiziksel sağlığımızı korumak adına çizdiğimiz çizgiler, yani kişisel sınırlar, birer bencillik göstergesi midir? Cevabı net bir şekilde verelim: Hayır.
Aslında kişisel sınır koymak, bencillik değil, kendimize duyduğumuz saygının ve sadakatin en temel eylemidir.
Önce Kavramları Netleştirelim: Kişisel Sınır Nedir?
Kişisel sınırlar, nerede başlayıp nerede bittiğimizi gösteren görünmez çizgilerdir. Bu çizgiler, fiziksel, duygusal, zihinsel ve hatta dijital alanımızı kapsar. Sınırlarımız;
-
Neye "evet" ve neye "hayır" diyeceğimizi belirler.
-
Enerjimizi ve zamanımızı nasıl kullanacağımızı tanımlar.
-
Hangi davranışları kabul edip hangilerini etmeyeceğimizi gösterir.
-
Başkalarının sorumlulukları ile kendi sorumluluklarımızı ayırt etmemizi sağlar.
Sınırları olmayan bir hayat, kapısı herkese ardına kadar açık bir eve benzer. İçeri kimin girip çıktığı, neyi dağıtıp neyi topladığı belirsizdir. Bu evde bir süre sonra huzur ve düzen kalmaz. Sınırlar ise o evin kapısıdır; ne zaman açılıp ne zaman kapanacağına ve içeri kimlerin davet edileceğine sizin karar vermenizi sağlar.
Bencillik Yanılgısı: Neden Sınır Koymaktan Çekiniyoruz?
Bu eylemin bencillik olarak etiketlenmesinin altında yatan birkaç temel neden vardır:
-
Toplumsal ve Kültürel Kodlar: "Hayır" demenin ayıp, başkalarını kırmanın yanlış olduğu öğretileriyle büyürüz. Özellikle "kendinden önce başkalarını düşün" telkini, sınırlarımızı ihmal etmemize yol açabilir.
-
Reddedilme ve Sevilmeme Korkusu: Sınır koyduğumuzda karşı tarafın bizi terk edeceğinden, sevmeyeceğinden veya dışlayacağından korkarız. Bu korku, özellikle ilişkilerini kaybetmek istemeyen kişilerde daha baskındır.
-
Çatışmadan Kaçınma İsteği: Potansiyel bir tartışma veya anlaşmazlıktan kaçınmak için kendi ihtiyaçlarımızdan vazgeçmek daha kolay gelebilir.
Ancak unutulmamalıdır ki, sürekli başkalarını memnun etmeye çalışarak veya kendimizden vererek kurulan ilişkiler, uzun vadede tükenmişliğe ve içsel bir kırgınlığa yol açar. Bunu yaşayan kişi zamanla toplumdan izole bir hale gelir ve yalnızlaşır.
Sınır Koymanın Bencillik Olmadığının Kanıtı: Psikolojik Faydaları
Sınır koymak sadece bir korunma mekanizması değil, aynı zamanda ruhsal sağlığımız için bir yatırımdır.
-
Özsaygı ve Özgüveni Artırır: Kendi ihtiyaçlarınıza öncelik verdiğinizde, kendinize "ben değerliyim" mesajını verirsiniz. Bu, özsaygınızı doğrudan besler.
-
Stres ve Tükenmişliği Azaltır: Her şeye "evet" demek, kaldırabileceğinizden fazla yük almanıza neden olur. Sınırlar, bu yükü yönetmenizi sağlayarak anksiyete ve tükenmişlik sendromunu önler.
-
Daha Sağlıklı ve Derin İlişkiler Kurmanızı Sağlar: Bu, en çok karıştırılan noktadır. Sınırlar, insanları uzaklaştırmaz; aksine, ilişkileri daha sağlıklı bir zemine oturtur. Sınırlarınız olduğunda, insanlar size nasıl davranmaları gerektiğini öğrenirler. Karşılıklı saygıya dayalı, dürüst ve dengeli ilişkiler kurarsınız.
-
Kırgınlık ve Öfkeyi Önler: Sınırlarınız aşıldığında ve siz buna izin verdiğinizde, zamanla karşı tarafa karşı bir öfke ve kırgınlık biriktirirsiniz. Başından net olmak, bu olumsuz duyguların birikmesini engeller.
Bencillik ve Öz Şefkat Arasındaki İnce Çizgi
Bencillik, başkalarının haklarını ve ihtiyaçlarını hiçe sayarak sadece kendi çıkarlarını düşünmektir. Bencil bir davranışta, karşı taraf üzerindeki olumsuz etki umursanmaz.
Sınır koymak ise, kendi haklarınıza ve ihtiyaçlarınıza saygı duyarken, bunu başkalarına da saygılı bir dille ifade etmektir. Sınır koymak, başkasına zarar vermekle ilgili değildir; kendinizi korumakla ilgilidir. Bu, en temel öz şefkat eylemlerinden biridir.
Nasıl Sağlıklı Sınırlar Koyabilirsiniz?
-
Kendinizi Tanıyın: Nelerin sizi rahatsız ettiğini, enerjinizi tükettiğini ve neye ihtiyacınız olduğunu belirleyin.
-
Net ve Nazik Olun: Sınırlarınızı ifade ederken "ben" dilini kullanın. Örneğin, "Sürekli beni araman beni rahatsız ediyor" yerine, "Gün içinde daha az bölünmeye ihtiyacım var, bu yüzden acil olmadıkça mesajlaşmayı tercih ederim" diyebilirsiniz.
-
Suçluluk Duymayın: "Hayır" demek sizin en doğal hakkınız. Başlangıçta suçluluk hissetmeniz normaldir, ancak bu duygunun sizi yönetmesine izin vermeyin.
-
Tutarlı Olun: Sınırlarınızın ciddiye alınması için kararlı ve tutarlı olmanız gerekir.
Sonuç olarak, kişisel sınırlar duvarlar örmek değil, kendinize ait sağlıklı bir bahçenin çitlerini çizmektir. Bu bahçeye kimi, ne zaman ve ne koşulda davet edeceğinize karar vermek sizin hakkınızdır. Bu bir bencillik değil, kendine sadakat ve ruh sağlığı için atılmış en cesur adımlardan biridir.
Unutmayın, ancak kendi bardağınız dolu olduğunda başkalarına gönülden ve tükenmeden su verebilirsiniz.
MİNE KANDAZ