Geçmişte Görülmeyen Duygular Kaybolmaz

Ana Sayfa Blog Kişisel Gelişim Geçmişte Görülmeyen Duygular Kaybolmaz

Geçmişte Görülmeyen Duygular Kaybolmaz

Hepimiz zaman zaman, yaşadığımız yoğun duyguları başkalarından veya hatta kendimizden saklama ihtiyacı duyarız. Belki o an onları ifade etmek için doğru zaman değildir ya da sadece hissettiğimiz yoğunluğun altında ezilmek istemeyiz. Derin bir keder, bastırılmış bir öfke, dillendirilemeyen bir aşk ya da görmezden gelinen bir hayal kırıklığı... Onları bir kutuya kilitler, üzerini bir örtüyle örter ve "Şimdi gittiler," diye fısıldarız.

Ama duygular, fiziksel nesneler gibi değildir. Onlar birer enerji dalgasıdır. Bir kaybolma düğmeleri, bir silinme mekanizmaları yoktur. Her duygunun gerek kendisi olarak, gerekse farklı duygu biçimlerinde (öfke patlaması, üzüntü-hüzün vb) ortaya çıkmak gibi bir durumu vardır. Bizim onları sakladığımız gün, büyük ihtimalle onlarla başa çıkamayacağımızı düşündüğümüz gündü. Fakat onlarla başa çıkabileceğimiz zamanlar geldiğinde, ortyaa çıkmanın bir yolunu bulurlar ve dikkatimizi çekmeye çalışırlar.

 

🚪 Saklandıkları Yer: İç Dünyamızın Mahzeni

 

Görmezden geldiğimiz, konuşmadığımız duygular gerçekten "kaybolmazlar." Aksine, bilincimizin ve günlük yaşantımızın yüzeyinin hemen altına, iç dünyamızın mahzenine inerler.

  • Derinlerde Biriken Baskı: İfade edilmeyen her duygu, o mahzende küçük bir kum tanesi gibi birikir. Zamanla bu taneler bir dağ oluşturur. Bu dağ, sadece birikmiş duygusal enerjiden ibarettir. Duygular ortaya çıkacakları zaman da şiddetleri yüksek olur ve biz geçmişten geldiklerini farketmediğimiz için bu şiddet karşısında şaşırırız ve anlam veremeyiz.

  • Vücudun Hafızası: Duygular sadece zihnimizde depolanmaz. Vücudumuz da hatırlar. Bastırılmış öfke kas gerginliğine, görmezden gelinen kaygı mide sorunlarına dönüşebilir. Beden, ruhun susturmaya çalıştığı şeyleri fısıldar. Bedenimizdeki denge bozulmaları veya sağlık sorunları, hangi duygularımızı bastırdığımıza işaret eden görünür noktalarımızdır. 

  • "Tetikte" Bekleyiş: Bu duygular, tıpkı zaman ayarlı bir bomba gibi, uygun bir "tetikleyici" beklerler. Bazen masum bir şarkı, bazen alakasız bir eleştiri, hatta bazen sadece yorgun bir an, o mahzenin kilidinin açılması için yeterli olur. Biz o açılma anında, o olayda neden bu kadar yoğun bir duygu hissettiğimizi farketmeyiz. Büyük ihtimalle de kendimizi suçlarız. Bunun derinlerden gelen o birikmişlik olduğunun farkında olmayız çoğu zaman.

 

🌋 Mutlaka Bir Çıkış Yolu Bulurlar

 

Bir duygunun doğası, kendini ifade etme ihtiyacıdır. Ne kadar derinlere gömerseniz gömün, yüzeye çıkmak için her zaman bir yol arayacaktır ve emin olun bulacaktır da. 

Bu çıkış yolu her zaman dramatik olmak zorunda değildir. Bazen sadece sürekli bir huzursuzluk, bitmek bilmeyen bir yorgunluk, anlamsız bir melankoli olarak kendini gösterir. Hayatınızın bazı alanlarında hep aynı döngüyü yaşıyorsanız, bu büyük ihtimalle geçmişte görülmeyen bir duygunun kendini tekrar etme çabasıdır.

Önemli Not: Bastırılmış bir duygu, doğrudan kaynağına yönelmek yerine, genellikle en güvendiğimiz, en yakın olduğumuz kişilere —eşimize, çocuklarımıza veya dostlarımıza— yansıtılır. Çünkü bilinçaltımız, bu enerjinin en güvenli alanda boşalabileceğini bilir. Duygu boşalması olduğunda çevremizdeki bu güvendiğimiz kişilerin bizi terketmeyeceklerinden emindir. 

 

🗝️ Kapıyı Açma Cesareti

 

Peki, bu mahzenden çıkan duygularla nasıl başa çıkabiliriz? Cevap basit ama uygulaması zor: Onları görme ve duyma cesareti göstermek. Bunu yapabilmek için, buna hazır olduğunuzu hissetmeniz gerekir. Bazen tek başınıza yapamadığınız durumlarda ise güvendiğiniz bir yakınınızdan veya bir uzmandan destek isteyebilirsiniz. İzleyeceğiniz adımlar sırasıyla şu şekilde olmalıdır:

  1. Duyguyu Tanımla: Kendinize "Şu an ne hissediyorum?" diye sorun. "Kızgınım," demek yerine, "Hayal kırıklığına uğradım" veya "Haksızlığa uğramış hissediyorum" gibi daha derin ifadelere ulaşmaya çalışın.

  2. Yargılamadan Kabul Et: Duygunuzu "iyi" veya "kötü" diye etiketlemeyin. Öfke de, mutluluk da sadece birer mesajdır. Onları hissettiğiniz için kendinizi suçlamayın. Eğer hissettiyseniz mutlaka bir gerekliliği vardır. Kendinize bu noktada şefkatle yaklaşmanız, kabul etmede çok önemlidir. 

  3. Sağlıklı İfade Yolları Bul: Yazmak, resim yapmak, spor yapmak veya güvendiğiniz bir terapist ya da dostla konuşmak veya bunların dışında sizi rahatlattığını düşündüğünüz farklı bir yol, biriken enerjiyi güvenli ve yapıcı bir şekilde boşaltmanın yollarıdır.

Unutmayın; "Geçmişte Görülmeyen, Duyulmayan Duygular Kaybolmaz." Onlar, hayatınızın bir parçası olarak orada durmaya devam ederler. Onları gördüğünüz, duyduğunuz ve onlara yer verdiğiniz an, artık kontrolünüz dışında bir gölge olmaktan çıkıp, sizi büyüten birer ders ve yol gösterici olurlar.

Kendinizi buna hazır hissettiğinizde kapıyı açın ve içeride ne olduğunu görün. İçinizdeki huzur, o kapının arkasında sizi bekliyor.

MİNE KANDAZ